Hasankeyf Tarihi ve Bilinmesi Gerekenler
Hasankeyf, Türkiye’nin Batman ilinde, Dicle Nehri kıyısında yer alan antik bir kenttir. 12.000 yıllık tarihiyle medeniyetlerin beşiği olan bu bölge, mimari yapıları, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmiştir. Ancak, son yıllarda Ilısu Barajı projesi nedeniyle Hasankeyf’in büyük bir kısmı sular altında kalmış ve bölgedeki bazı tarihi yapılar taşınmak zorunda kalmıştır. Bu makalede, Hasankeyf’in tarihini ve bilinmesi gereken önemli noktaları ele alacağız.
1. Hasankeyf’in Tarihi
Hasankeyf’in tarihi, insanlık tarihinin en eski dönemlerine kadar uzanır. Bölge, Neolitik Çağ’dan itibaren yerleşim yeri olarak kullanılmış ve tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
a. Antik Dönem
Hasankeyf, Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir garnizon şehri olarak biliniyordu. Şehir, Cepha adıyla anılmaktaydı ve Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını koruyan bir kale görevi üstlenmişti. Dicle Nehri kıyısında stratejik bir konuma sahip olan şehir, ticaret ve askeri yolların kesişim noktasında bulunuyordu.
b. İslam Dönemi
639 yılında İslam orduları tarafından fethedilen Hasankeyf, Emeviler ve Abbâsîler döneminde de önemli bir İslam şehri olarak gelişmeye devam etti. 11. yüzyıldan itibaren Artuklular ve Eyyubîler tarafından yönetilen şehir, bu dönemlerde bilim, sanat ve mimari alanında büyük ilerlemeler kaydetti. Hasankeyf Kalesi, Büyük Saray ve Ulu Camii gibi yapılar, bu dönemin izlerini taşır.
c. Osmanlı Dönemi
- yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Hasankeyf, bu dönemde de kültürel ve ticari önemini korudu. Ancak, Osmanlı döneminin ilerleyen yıllarında şehir, ekonomik ve siyasi olarak önemini yavaş yavaş kaybetmeye başladı.
2. Hasankeyf’in Mimari ve Kültürel Zenginlikleri
Hasankeyf, farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Bölgedeki en dikkat çeken yapılar, doğal kayalıklar üzerine inşa edilmiş kaleler, camiler, köprüler ve mağara evleridir.
a. Hasankeyf Kalesi
Hasankeyf’in simgesi olan Hasankeyf Kalesi, 4. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiştir. Dicle Nehri’nin kenarındaki kayalıkların üzerine kurulmuş olan kale, şehrin savunmasında önemli bir rol oynamıştır. Kale, hem askeri hem de sivil amaçlarla kullanılmış ve çevresindeki mağara evlerle bütünleşmiştir.
b. El-Rızk Camii
1409 yılında Eyyubî Sultanı Süleyman tarafından yaptırılan El-Rızk Camii, Hasankeyf’in İslam dönemine ait en önemli yapılarından biridir. Cami, mimarisiyle dikkat çekerken, günümüzde büyük oranda yıkılmış olmasına rağmen minaresi hala ayakta kalmıştır.
c. Zeynel Bey Türbesi
Zeynel Bey Türbesi, Akkoyunlular dönemine ait önemli bir yapıdır. 15. yüzyılda inşa edilen bu türbe, Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey’e adanmıştır. Türbenin kubbesi üzerindeki mavi çiniler ve geometrik desenler, dikkat çekici bir mimari tarzı yansıtır. Ilısu Barajı projesi kapsamında bu türbe, Hasankeyf’ten yeni bir alana taşınmıştır.
d. Mağara Evleri
Hasankeyf’in en dikkat çeken özelliklerinden biri, Dicle Nehri’nin çevresindeki kayalıkların içine oyulmuş mağara evleridir. Bu mağaralar, binlerce yıl boyunca yerleşim alanı olarak kullanılmış ve kentin tarihine tanıklık etmiştir. Mağaralar, Hasankeyf’in doğal yapısıyla uyum içinde bir yaşam tarzını temsil eder.
3. Hasankeyf ve Ilısu Barajı
Hasankeyf, 2006 yılında yapımına başlanan Ilısu Barajı projesi nedeniyle önemli bir değişim sürecine girdi. Barajın tamamlanmasıyla birlikte Hasankeyf’in büyük bir bölümü sular altında kaldı. Bu durum, birçok tarihi yapının zarar görmesine ve bölgedeki kültürel mirasın tehdit altına girmesine neden oldu. Ancak, bazı yapılar, modern teknolojiler kullanılarak taşınmış ve korunmaya çalışılmıştır.
Taşınan Yapılar
Zeynel Bey Türbesi, Artuklu Hamamı ve İmam Abdullah Zaviyesi gibi önemli yapılar, baraj suları altında kalmamaları için yeni alanlara taşındı. Bu taşınma süreci, hem mühendislik açısından önemli bir başarı hem de kültürel mirasın korunması açısından kritik bir adımdır.
4. Hasankeyf’in Geleceği
Hasankeyf’in büyük bir kısmının sular altında kalması, bölgenin tarihi dokusunu büyük ölçüde etkilemiştir. Ancak, bölgeye yapılan turistik yatırımlar ve yeni Hasankeyf yerleşkesi ile kültürel mirasın bir kısmı yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bu süreç, bölge halkının ekonomik ve sosyal yaşamını da etkilemiş, yeni turizm projeleri ve yerleşim alanlarıyla Hasankeyf, yeni bir kimlik kazanmaya başlamıştır.
Sonuç
Hasankeyf, Türkiye’nin ve dünyanın en önemli kültürel miraslarından biridir. Tarihi, binlerce yıl öncesine dayanan bu antik şehir, birçok medeniyetin izlerini taşır. Ilısu Barajı nedeniyle büyük bir kısmı sular altında kalmış olsa da, taşınan yapılar ve Hasankeyf’in modern dönüşümü, bu mirasın bir kısmını geleceğe taşımayı amaçlamaktadır. Hasankeyf, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam eden bir yer olarak önemini korumaktadır.